Dünkü Ziyaretçi 49
Bugünkü Ziyaretçi 47
Toplam Ziyaretçi 172016
 

Hafıza, bilgilerimizi ve deneyimlerimizi depolamamıza, korumamıza ve gerektiğinde onları kullanabilmemize olanak sağlayan bir yeteneğimizdir. Eğer hafızamız olmasaydı, her zaman aynı şeyleri tekrar ve tekrar öğrenmemiz gerekirdi. Bu nedenle hafıza, bir şeyleri veya anıları anımsamaktan daha çok öğrenmedeki en temel unsurdur. Hafızanın bize benlik duygusu katmasının yanı sıra tanıdık bir çevrede daha rahat hissetmemizi sağlar. Hafıza, zaman ve planlama gibi kavramların vazgeçilmez bir unsuru olduğu gibi, davranışlarımızı da kontrol ederek bizi topluma bir birey olarak sunar.

Hafıza, beynin yalnızca bir bölümünde değil, beynin her iki yarı küresine de yayılan karmaşık bir süreçtir. Aslında tek bir hafıza gibi algılansa da geçmişteki deneyimlerimizin farklı farklı anılarla birleşmesi sonucu oluşur.
Hafıza, duyular aracılığıyla bilgiyi alarak, onları birleştirir, filtreler ve var olan anılar ile bağdaştırır. Aşina olunan bir bilgiyi hatırlamak, tamamen yeni olan bir bilgiden çok daha kolaydır. Beynin bilgiyi depolamasını ve geri çağırmasını (anımsamasını) sağlamak için var olan bilgiyi, yeni olanla ilişkilendirmesi oldukça önemlidir.
Bilginin Uzun Süreli Belleğe aktarılabilmesi için gerekli olan 3 basamak vardır:

  • Algısal basamak – alınan bilgiyi algılama.
  • Kısa Süreli Bellek – bilgi akışında onaylanmış unsurları birleştirme.
  • Uzun Süreli Bellek – daha sonra anımsamak için alınmış bilgilerin bazılarını depolama.

Bilgileri tutarlı tek bir anı ve bilişsel farkındalık düzeyine getirme yolu ile beynin çeşitli bölümlerinden bilgilerin geri çağırılımasıyla bir anımızı hatırlarız. Beyin gerekli olan bir bilgiyi anımsayabilmesi için konu, çevre veya koşullar hakkında bir ipucuna ihtiyaç duyar. Örneğin; çevredeki renk, şekil(görsel), sesletim(işitsel) veya çiçeklerin kokusu gibi. Bu ipuçları sayesinde beyin, bilgiyi hem depolamaya hem de bir anıyı daha kolay bir şekilde hatırlamaya olanak sağlar.

Öğrenme, beş duyu organı – duyma, görme, dokunma, koklama, tatma – ve bunlara ek olarak denge ve propriosepsiyon (vücudumuzun boşluktaki harket algısı) duyuları aracılığı ile çevreden alınan uyarıların beyinde bazı işlemlerden geçirilmesi ve tekrarlar sonucu oluşur. Öğrenme süreci, bilgilerin duyularımız tarafından algılanması ve beynin ilgili merkezine iletilmesi (GİRİŞ); bu bilgilerin beyinde işlenmesi (İŞLEME); verilen tepkinin beynin ilgili organlarına bildirilmesi (ÇIKIŞ) şeklinde gerçekleşir.